Şükrü Erbaş
Bu kitap, bizim sagu, mersiye, ağıt geleneğimize, göç edeni de burada tutan, yaşatan yepyeni bir özellik getiriyor. Üç kadim kavram, yaşamın üç büyük izleği, aşk, yalnızlık ve ölüm, şiirden şiire iç içe geçerek birbirinin kapı...
Şükrü Erbaş
Babam gelirdi ve akşam olurdu. Bahçedeki akasya ağacı, gün boyu biriktirdiği kuşları, birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza. Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam. Kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi. Ben ...
Şükrü Erbaş
“Dönüp elli yıla varan zamana bakıyorum. İçimde göllenen güzel acılara, ıslık çalan sokaklara, saçlarını duvarlarda tarayan arkadaşlarıma. Derinlerde bir çocuk sessizce fısıldıyor: İyi ki şiir yazmışsın. İyi ki yazmışım diyoru...
Şükrü Erbaş
Eskiden, çok eskiden Tanrımız yoktu. Korkumuz yoktu. Günahımız yoktu. Yapraklar gibiydik. Öpüşler gibiydik. Köpükler gibiydik. Yapamadık. Güzellik boğdu İyilik zayıf düşürdü hepimizi. İçimizden birisini göklerin ardına gönderd...
Şükrü Erbaş
Yalnızlık Heceleri Köknar ağacının dibine oturdum Akdenizdi. İkiz güneşti Ayaklanan bir kadın yüzüydü Yaramı sever gibi sevdim gelincikleri Taslara sesini veriyordu rüzgar Eğildim telası önünde kertenkelenin Dağlar mavi bir za...
Şükrü Erbaş